Charwich ve Koniinge’nin Mektupları – III.Bölüm

Çeviren: Enes Yetiş

13 Ağustos, 3.Çağ 411

Wayrest, Ulu Kaya

Sevgili Koniinge,

El yazımın çarpık çurpuk olmasını maruz gör lakin fazla ömrüm kalmadı. Yazdığın mektubun sadece bir bölümüne kısmına cevap verebilirim. O da korkarım Baliasir’in, düşündüğümüzün aksine son derece gerçek olduğu. Sadece mezarcının hayal ürününün bir parçası olsaydı, şu anda bu satırları yazarken canımın bedenimden çekildiğini hissediyor olmazdım.

Leydi Moorling şifacı çağırmak için gitti, ancak zamanında yetişebileceklerini sanmıyorum. Sadece sana neler olduğunu anlatsam yeter, ondan sonra bu dünyadaki vazifem bitiyor. Durumumun avantajlarından biri, her zaman yaptığım gibi lafı dolandırmadan direk sadede gelmek zorunda olmam. En sonunda bunu takdir edeceğini düşünüyorum.

Wayrest’e geldiğimde başladı her şey. Arkadaşım Leydi Moorling ve saraydan tanıdığı bağlantıları sayesinde Baliasir ile bizzat tanıştım. Dikkatli davranmam gerekiyordu çünkü uşağı Hadwaf Neithwyr tarafından temin edilen ve onda olduğunu düşündüğüm Azura’nın Yıldızı hakkındaki tasarılarımızdan kuşkulanmasını istemiyordum. Kraliçe Elysana’nın sarayında, diğer saray mensupları gibi onun da büyük söz hakkı vardı. Mistisizm Okuluyla ilgili konulara geldiğinde, diğerlerine göre ayırıcı özelliklerim olduğunun ortaya çıkması zor olmadı. Ötekilerin çoğu büyülü eşyalar ile ilgili ikna edici konuşmalar yaparken, görünüşe göre sadece onunla ikimiz bu nesne hakkında derin bilgilere sahiptik.

Mesleği büyücülük olmayan birçok asil veya maceraperest, okullarda bir ya da iki tane yenilenme, yıkım gibi büyüler öğrenir. Baliasir’e daha önce bunların hiçbirini öğrenmediğimi (ah ama şimdi okullarda keşke bir iki şifa büyüsü öğrenmiş olsaydım diyorum) ama şimdi mistisizmde kendimi biraz geliştirdiğimi söyledim. Bir Psijic kadar değil elbet ama telekinezi, kilitleme ve büyü savuşturma gibi alanlarda amatör bir yeteneğimin olduğunu söyledim. Bana iltifat etti. Şimdi fırsat bu fırsat deyip, mistisizmin bir dalı olan ruh kapanı konusunu açtım.

Bu büyü hakkında bir şey bilmediğimi ama çok merak ettiğimi söyledim. Ve kendimden emin bir şekilde, sınırsız bir ruh kapanı olan Azura’nın Yıldızı konusunu gündeme getirdim.

Kulağıma doğru eğildi. O anki heyecanımı düşünsene, bana, “Eğer çok merak ediyorsan, yarın gece şehrin batısındaki Klythic’in Mezarı’na gel.” dedi.

O gece gözüme uyku girmedi. Aklımdaki tek şey şuydu; Yıldız’ı bana gösterse bile onu nasıl ele geçirecektim. Baliasir’i hiç tanımıyordum. Ne geçmişini, ne de sahip olduğu güçleri biliyordum. Ama bu fırsatı kaçıramazdım. Bir de, beni yakalamak için buraya gelmeyi planladığını söylemişsin ya, buraya vaktinde gelmeni umut ettiğimi inkar edemem. Bu maceraya atılırken yanımda bana cesaret verecek birilerinin olması hiç de fena olmazdı.

Bunları yazarken, gücüm gittikçe tükeniyor. O yüzden kısa bir özet geçeceğim. Ertesi gece mezarın olduğu yere gittim, Baliasir beni mahzenmezarın labirentli koridorlarından geçirerek Yıldız’ın olduğu yere kadar bana eşlik etti. Gayet normal bir konuşma yaparken, senin de sık sık söylediğin gibi, planı devreye sokmak için mükemmel bir zamandı. Yıldız’ı kaptığım gibi süratli bir şekilde kılıcımı çektim.

Yüzünü bana döndü ve birden kendimi salyangoz gibi yavaş hareket ederken buldum. Bir ışık patlamasıyla Baliasir şekil değiştirip, gerçek görüntüsünü ortaya çıkardı. Ne bir insan ne de merdi, haşmetli bir daedra lorduydu. Yıldızı bir çırpıda elimden çekip alıverdi ve delinmez zırhında komik bir ses çıkaran kılıcıma bakarak kahkahalar attı.

Ona mağlup olduğumu biliyordum ve kendimi mağaranın koridoruna attım. Balisair’in pençelerinden çıkan mavi bir ışık büyüsü bana isabet etti. Ansızın, içimde ölümü hissettim. Beni binlerce büyüyle yerle bir edebilirdi ama o, yerde yatarak acı çekmemi ve attığı kahkahaları duymamı istedi. İşin sonunda, ona bu zevki tattırmamaya karar verdim.

Orada çaresiz kıvranırken, mistisizm büyüleri yapabilmem için artık çok geçti ama ‘Recall’ denilen mistik büyüyle en son ruhsal olarak demir attığım yere kendimi ışınlayabilirdim. O anda son demir attığım yeri hatırlayamadım. Belki Iliac Koyu’na giderken yolda uğradığım Bhoriane, belki Kambria veya mezarcıyla tanıştığım Grimtry Garden ya da belki Wayrest’deki ev sahibem. Ama neresi olursa olsun, seninle Rüzgartepe’de bulunduğum sıralarda demir atmamış olmak için dua ettim çünkü derler ki eğer mesafe çok uzak olursa, bu büyüyü yaparken boyutlar arasında sıkışıp kalma ihtimalin de çok büyük olur. Yine de burada Baliasir’in oyuncağı olmaktansa, bu riski göze almayı tercih ettim.

Büyüyü yaptım ve kendimi Leydi Moorling’in sarayının önünde buldum. Mahzenmezarın dışında, daedradan uzakta olmak büyük bir rahatlamaydı ama yine de içimden, keşke kolaylıkla şifacı bulabileceğim bir Büyücüler Loncası veya bir tapınak yakınlarında demir atsaymışım diye geçirmeden de edemedim. Yol yürüyemeyecek kadar zayıf düşmüştüm. Son bir gayretle kapıya vurdum ve buraya, bu mektubu yazdığım yere getirildim.

Ben tam da bu satrları yazarken, sevgili Elysbetta, Leydi Moorling gözlri yaşlı ve telaşeli br halde içer girdiler ve şifacların hr an glebilecklerin syledier. Ama onnar gelesiye ölmüş olacagm. Bunlr son szlerim oldugnu biliyorm. Sevg arkdşm, bu lnetli yerdn uzak dur.

Dostn,

Charwich

Share :